Niçin Sitenize Üye Olayım? Çünkü,

* Üye olmadan linkleri göremezsiniz.
* Üye olmadan konu hakkındaki düşüncelerinizi gönderemezsiniz.
* Üye olmadan bilgilerinizi kişilerle paylaşamassınız.
 Kuran-ı Kerim Türkçe Meali 2cz3a8g

Niçin Sitenize Üye Olayım? Çünkü,

* Üye olmadan linkleri göremezsiniz.
* Üye olmadan konu hakkındaki düşüncelerinizi gönderemezsiniz.
* Üye olmadan bilgilerinizi kişilerle paylaşamassınız.
 Kuran-ı Kerim Türkçe Meali 2cz3a8g

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

  Kuran-ı Kerim Türkçe Meali

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Muhammed
Alvesforum Yöneticisi
Alvesforum Yöneticisi
Muhammed


Erkek
Yengeç
Mesaj Sayısı : 200
Rep Puanı : 0
Kayıt tarihi : 24/08/10
Yaş : 30
Nerden : Bursa
İş/Hobiler : Webmaster

zaR
Muhammed:
Muhammed Kuran-ı Kerim Türkçe Meali Empty
 Kuran-ı Kerim Türkçe Meali Emptyselamm

 Kuran-ı Kerim Türkçe Meali Empty
MesajKonu: Kuran-ı Kerim Türkçe Meali    Kuran-ı Kerim Türkçe Meali EmptyCuma Eyl. 10, 2010 1:11 am

felak suresi ve anlamı


Rahman Rahim olan Allah’ın adıyla

1- De ki : 1) Sığınırım ben,(2) karanlığı yarıp sabâhı ortaya çıkaran Rabbe,(3)
2- Yarattığı şeylerin şerrinden,(4)
3- Karanlığa çöktüğü zaman gecenin şerrinden,(5)
4- Düğümlere üfüren-kadınların şerrinden,(6)
5- Ve hased ettiği zaman, hasetçinin şerrinden.(7)

AÇIKLAMA

1. "Kul(de) "kelimesi, vahiyden bir parçadır. Rasulullah'ın risalet mesajından bircüzdür. Bunun ilk muhatabı Rasulullah olsa da, her mümin bu kelimeninmuhatabıdır.
2. "Sığınma"fiilinde üç unsur vardır. Birincisi, sığınmak isteyen. İkincisi,kendisine sığınılacak kişi. Üçüncüsü, kendisinden sığınılacak şey."Sığınma"dan murad, korku nedeniyle bir şeyden korunmak için birbaşkasına dayanmak, onun himayesine girmek ve ona sarılmaktır. "Sığınankimse" bir şeyden korktuğu ve ona güç yetiremediği için başkasınasığınma ihtiyacı hisseder. Sığınan kimse, sığındığı kişinin, korktuğuşeye güç yetirdiğine ve kendisini ondan koruyacağına inanır. Sığınmanınbir çeşidi de; tabiat kanunundan, maddi bir şeyden, şahıstan veyakuvvetten meydana gelmiş bir şeye sığınmaktır. Meselâ, düşmansaldırısına karşı kaleye sığınmak gibi. Veya kurşuna karşı hendeğe yada bir duvarın arkasına sığınmak gibi. Veya, güçlü bir zalime karşı birinsana, bir millete ya da bir hükümete sığınmak gibi. Hatta güneşekarşı bir ağaç veya binanın gölgesine sığınmak gibi. Diğer bir sığınmaçeşidi de; her tür tehlikeden, maddî, ahlakî veya ruhanî olanzararlardan, fıtrat üstü bir Zât'a sığınmaktır. O Zât tabiatkanunlarının da üstünde hakim olduğu için, insan, his ve idrakı gereğiancak O'na sığınma ihtiyacı duyar.
Bu ikinci tipsığınma, sadece Felak ve Nas surelerinde konu edilmemiş, Kur'an veSünnette de nerede kendisinden bahsedilmişse orada kasdedilen de aynısığınma çeşidi olmuştur. Bu tip sığınmanın Allah'tan başkasına olmamasıtevhid akidesinin gereğidir. Müşrikler bu tür sığınmayı Allah'tanbaşkası için de yapıyorlardı. O dönemde Allah'tan başka, cin, tanrı, vetanrıçaya da sığınıyorlardı; bugün de sığınmaktadırlar. Maddeperestolanlar da maddi güçlere ve vesilelere sığınırlar. Çünkü onlar fıtratüstü bir güce inanmazlar. Ama, bir mümin, afet ve belaları defetmeyegücü yetmiyorsa, onlara karşı ancak Allah'a rücu eder ve O'na sığınır.Kur'an müşrikler hakkında şöyle buyurmuştur: "Doğrusu insanlardan bazıerkekler, cinlerden bazı erkeklere sığınırlardı da onların kibir veazgınlıklarını artırırlardı." (Cin, 6) . Bunun açıklamasını an: 7'deİbni Abbas'ın kavlini naklederek şu şekilde yapmıştık: Arap müşriklerigece bir vadide konaklamaya mecbur kaldıklarında şöyle derlerdi: "Bizbu vadinin Rabb'ine (yani bu vadinin maliki ve hakimi olan cine)sığınırız." Bunun yanısıra Firavun hakkında da şöyle buyurulmuştur:(Hz. Musa'nın büyük ayetlerini görünce) Kendi gücüne dayanarakkibirlendi." (Zariyet, 39) . Kur'an Allah'a inananların tutumunu iseşöyle beyan eder: "Bir şeyden korktuğunuzda, ister maddi, ister ahlâkîve ruhanî olsun, bunların şerrinden Allah'a sığının." Mesela Hz. Meryemhakkında şöyle buyurulmuştur: Yalnızken, Allah'ın meleği bir erkekşeklinde çıkagelince (Meryem bu gelenin melek olduğunu bilmiyordu)Meryem O'na şöyle dedi: "Eğer Allah'tan korkuyorsan, senden, Rahmanolan Allah'a sığınırım." (Meryem, 18) . Hz. Nuh Allah'a yersiz bir duaettiğinde Allah (c.c.) O'nu ikaz etmiş ve Hz. Nuh da hemen şöyledemişti: "Allahım, bilmediğim şeyi istemekten Sana sığınırım." (Hud,47) . Hz. Musa İsrailoğullarına bir inek kesmelerini emrettiğindeMusa'ya şöyle demişlerdi: "Bize şaka mı yapıyorsun? Bunun üzerine Hz.Musa şöyle cevap verdi: "Cahillikten Allah'a sığınırım." (Bakara, 67) .
Aynı konu sahih hadis kitaplarında nakledilen Rasulullah'ın dualarında da mevcuttur. Şimdi bu dualara bakalım:
Hz. Aişe'denRasulullah'ın yaptığı dualarda şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:"Allah'ım işlediğim ve işlemediğim kötülüklerden sana sığınırım. Eğeryapmadığım bir işten, yapmadığım için bir zarar geldiyse ondan da sanasığınırım. Veya yapmamam gerekirken yaptığım bir işten dolayı sanasığınırım." (Müslim) .
İbn Ömer'denRasulullah'ın dualarından birinin de şu olduğu rivayet edilmiştir:"Allah'ım sahip olduğum nimetlerden mahrum olmaktan sana sığınırım.Bana nasip olan bu afiyetin yok olmasından sana sığınırım. Anigazabından ve hoşnutsuzluğundan sana sığınırım." (Müslim) .
Zeyd b.Erkam'dan Rasulullah'ın şöyle dua ettiği rivayet edilmiştir: "Faydasızilimden, korkusuz kalpten, doymayan nefisten ve kabul olmayan duadansana sığınırım." (Müslim) .
EbuHureyre'den, Rasulullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:"Allah'ım geceyi kendisi ile geçirmenin en kötü şey olduğu açlıktansana sığınırım. Hıyanetten de sana sığınırım, çünkü o çirkin birşeydir." (Ebu Davud) .
Enes'denRasulullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Allah'ım, sedef,delilik, cüzzam ve bu gibi diğer hastalıklardan sana sığınırım. (EbuDavud) .
Kutbe b.Malik'ten Rasulullah'ın şöyle dua ettiği rivayet edilmiştir: "Allah'ımkötü ahlak, kötü amel ve kötü heveslerden sana sığınırım." (Tirmizi) .
Hz. Aişe'den,Rasulullah'ın şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Allah'ım, ateşinfitnesinden, zenginlik ve fakirliğin şerrinden sana sığınırım."
Şâkal b.Humeyd, Rasulullah'a şöyle söylemiştir: "Ya Rasulallah bana bir duaöğret." Rasulullah buyurdu: "Şöyle de: Kulağın şerrinden, gözünşerrinden, dilin şerrinden, kalbin şerrinden ve şehvetin şerrinden sanasığınırım." (Tirmizi, Ebu Davud) .
Enes, b.Malik Rasulullah'dan şöyle rivayet etmiştir: "Allahım, acizlikten,tembellikten, korkaklıktan, yaşlılıktan, cimrilikten, kabir azabından,hayat ve ölüm fitnesinden (Müslim'in bir rivayetinde şu ilave devardır.) Borç yükünden ve başkalarının bana galip gelmesinden sanasığınırım." (Buhari ve Müslim) .
Havle b.Mukim Es-Sülemî, Rasulullah'tan şöyle rivayet etmiştir: "Bir kimse biryerde kamp kurarken, -ben mahlukun şerrinden Allah'a eksiksizkelimeleri ile sığınıyorum- derse, o kampı terkedene kadar hiçbir şeyona zarar veremez." (Müslim) .
Rasulullah'ınbazı dualarını örnek olarak naklettik. Bu rivayetlerden açıkçaanlaşılıyor ki mümin, her tehlike ve şerre karşı sadece Allah'asığınmalıdır. Allah'tan müstağni olmak ve gönlünü başkasına bağışlamakmümine yakışmaz.
3. Burada"Rabb'ül Felak" kullanılmıştır. "Felak"ın asıl manası "yırtmak"tır.Çoğunluk müfessirlere göre bundan murad, sabahın karanlıkları yırtarakdoğmasıdır. Arapça'da "felak'üs subh" günün doğmasını ifade etmek içinkullanılır. Kur'an'da Allah (c.c.) için "Falik'ul Esbah" yani 'gecekaranlığını yırtarak sabahı getiren' denilmiştir.(Enam, 96) .
"Felak"ınikinci manası olarak "halak" (doğmak) da söylenmiştir. Çünkü, dünyadaherşey meydana gelirken içinde bulunduğu ortamı yırtarak çıkar.Sözgelimi bütün su kaynakları dağları veya toprağı yırtarak açığaçıkar. Gündüz, geceyi yırtarak meydana gelir. Yağmur damlalarıbulutları yırtarak yere inerler. Hayvanlar ana rahminden veyayumurtadan aynı şekilde çıkarlar. Hasılı bütün varlıklar bir neviinşikak ile yokluktan varlığa geçerler. Hatta yeryüzü ve gökler büyükbir patlama sonucu meydana ayrı ayrı gelmişlerdir: "...göklerle yerbitişikti, biz onları ayırdık." (Enbiya, 30) Yani "Felaka" bütünvarlıklar için geçerli genel bir kavramdır. Konumuz olan ayeti eğerbirinci anlama göre değerlendirirsek anlamı şöyle olur: "Ben, sabahıgetirene sığınırım." Eğer diğer anlamı esas alırsak o zaman anlamışöyle olur: " Bütün canlıların Rabb'ine sağınırım" Burada Allah'ın zatisminin yerine sıfat ismi olan Rabb'in kullanılmasının nedeni; Rabb,yani "terbiye eden", "yetiştiren" sıfatının sığınmak olayına daha çokuygun düşmesidir. "Rabb'ül Felak"tan muradı, "Sabahı meydana getirenRabb" olarak kabul edersek ayetin anlamı şöyle olur: "Gecekaranlığından gündüzün aydınlığına çıkaran Rabb'a sığınırım. O Rabbgece afetinden çıkararak gündüzün afiyetine erdirmiştir." "Rabb'ülFelak"tan muradı, "Rabb'ul Halak" olarak kabul edersek, o zaman ayetinmanası şöyle olur: "Bütün varlıkların sahibine sığınırım ki,varlıkların şerrinden korusun."
4. Diğer bir ifadeyle "bütün varlıkların şerrinden O'na sığınırım." Bu cümledeki bazı noktalara dikkat etmelidir:
Birincisi,burada "şerr"in nisbeti Allah'a değil, yarattığı mahlukata yapılmıştır."Ben Allah'ın yarattığı şerden O'na sığındım" denmemiştir. Şöyledenmiştir: "Yaratıkların şerrinden Allah'a sığınırım." Buradananlaşılıyor ki Allah (c.c.) hiçbir mahluku şer için yaratmamıştır.Aslında O'nun (c.c) işi hayır ve sulhe dayanır. Fakat mahlukatın içindebazılarına, yaratılış hikmeti tamamlansın diye bazı özellikler deverilmiştir. Bu nedenle bazı mahlukattan pek çok şer meydana gelir.
İkincisi;aslında ayetteki bu ifadeyle yetinilip, sonraki ayette belli mahlukatınşerri zikredilmeseydi bile, mahlukatın şerri konusunda bu ayet yeterliolurdu. Ama bu genel açıklamadan sonra bazı mahlukun şerri ayrıcazikredilmiştir. Bunun nedeni, zikredilen şeylerden Allah'a sığınmaya,diğer şerlerden sığınmaktan daha çok ihtiyaç olmasıdır.
Üçüncüsü;mahlukatın şerrine karşı sığınmanın en etkili yolu, onları yaratanasığınmaktır. Çünkü Allah, her halükarda mahlukatı üzerinde galiptir vebizim bilmediğimiz şerleri bilir. Dolayısıyla Allah'a sığınma öyle biryüce Hakime sığınmaktır ki, O'na karşı hiçbir şeyin gücü yetmez.
O'na (c.c)sığınmakla mahlukunun bildiğimiz ve bilmediğimiz her türlü şerrinden deO'na sığınmış oluruz. Ayrıca, sadece bu dünyanın değil ahiretinşerrinden de O'na sığınmış oluruz.
Dördüncüsü;"şer" kelimesi zarar, noksan, eziyet ve keder için de kullanılır.Bunlara sebep olarak hastalık, açlık, savaşta yara almak, ateşteyanmak, akrebin ısırması veya evladın ölmesinden dolayı üzülmek gibişerleri birinci kategoride zikredebiliriz. Çünkü bunlar eziyet meydanagetirirler. Buna karşılık küfür, şirk, her türlü günah ve zulüm iseikinci kategoride şerlerdir. Bunlar da aslında zarar ve noksanlıkihtiva ederler, ama birinci kategoridekiler gibi eziyet vermezler.Hatta bazı zamanlar bunlardan lezzet ve fayda bile elde edilebilir.Hâsılı şerre karşı Allah'a sığınmak bu iki tür şerri de kapsar.
5. Genelolarak mahlukatın şerrinden Allah'a sığınmanın zikredilmesinden sonra,bazı özel şeylerden sığınma ayrıca telkin edilmiştir. Ayette "Ğâsıkıniza vekab" ifadesi kullanılmıştır. "Ğâsık"ın lügat manası"karanlık"tır. Mesela Kur'an'ı Kerim'de bir yerde şöyle buyurulmuştur:"Güneşin kaymasından, gecenin kararmasına (gaseke'l leyl..) " (İsra,78) "Vekab"ın manası ise dahil olmak ve kaplamaktır. Gece karanlığınınşerrinden Allah'a sığınmak özellikle telkin edilmiştir. Çünkü suçlarçoğunlukla gece karanlığında işlenir. Eziyet verici ve zehirlihayvanlar da gece ortaya çıkarlar. Bu sure nazil olduğundaArabistan'da, anarşi ve korku nedeniyle gece karanlığı çok korkunç birşeydi. Çünkü çeteler karanlıkta ortaya çıkar ve yerleşim merkezlerinitalan ederlerdi. Rasulullah'ın hayatına son vermek isteyenler dekatilin kim olduğu bilinmesin diye bu cinayeti gece karanlığındayapmayı planlıyorlardı. Onun için, özellikle gece ortaya çıkan bütünafet ve şerlerden Allah'a sığınılması telkin edilmiştir. Burada gecekaranlığının şerrinden, fecri getiren Allah'a sığınılmasındaki incelikkimsenin gözünden kaçmaz.
Bu ayetintefsirinde bir tereddüt vardır. Hz. Aişe'nin rivayet ettiği müteadditsahih hadislerde şöyle nakledilmiştir: "Gece gökte Ay çıkmıştı.Rasulullah elimi tutarak Ay'ı işaret etti. Buyurdu ki: "Allah'asığının-"Gâsikın iza vekab- budur." (Ahmed, Tirmizi, Nesei, İbn Cerir,İbn Münzir, Hakim, İbn Merduye.) Bu hadisin tevili bazılarına göre "izavekab"ın anlamının "iza hasefe" olarak anlaşılması iledir. Yani Ay'ıntutulması olarak anlaşılabilir. Fakat hiçbir rivayette, Rasulullah ayaişaret ettiğinde ayın tutulmuş olduğuna dair bir kayıt yoktur. Ayrıcaarapçada "iza vekab" yerine hiçbir zaman "iza hasefe" kullanılmaz.
Bana göre buhadisin sahih tevili şöyledir: Ay ancak gece çıkar. Gündüz de gökteolduğu halde görünmez. Bunun için Rasulullah'ın sözünün anlamı "Onun(Ay'ın) çıktığı zamandan, yani gece karanlığından Allah'a sığının"şeklindedir. Çünkü Ay'ın aydınlığı saldırganlara karşı direnen kimseyeçok fazla yararlı olmaz. Suç işlemeyi hedef alanlara daha çok yararlıolur. Rasulullah konu ile ilgili olarak bir hadisinde şöylebuyurmuştur: "Güneş battıktan sonra şeytanlar her tarafa yayılır.Dolayısıyla karanlık bitinceye kadar çocuklarınızı eve toplayın.Hayvanlarınızı kapatın."
6. Burada"neffâsâti fi'l ukad" ifadesi kullanılmıştır. "Ukad" ukdenin çoğuludur.Anlamı düğümdür. Bir ipi düğümlemekte olduğu gibi. "Nefese"nin anlamıüflemektir. Nefese'nin çoğulu "neffâse"dir. Bunu "allâme" kalıbındaanlarsak anlamı "çok üfleyen erkek" olur. Eğer bu kelimeyi müennes(dişi) sigada anlarsak o zaman "çok üfleyen kadınlar" olur. Nefese'ninçoğulu "nüfus ve cemaatler" de olabilir. Çünkü Arapça'da nüfus vecemaat kelimesinin ikisi de müennestir. Düğüme üflemek kelimesi pekçokmüfessire göre sihir için kullanılır. Çünkü sihirbazlar, bir iple düğümatarak ona üflerler. Bu ayetin anlamı "sihirbazların şerrine karşıfecri getiren Rabb'e sığınırım." şeklindedir. Ayetin bu anlamını şurivayet de teyid eder: Rasulullah'a sihir yapıldığında Cebrail (a.s)gelerek Muavezeteyn'i okumasını tavsiye etmişti. Muavezeteyn'de bir tekbu cümle sihirle ilgilidir. Ebu Müslim, İsfahani ve Zemahşeri"Neffasâti fi'l ukad"ı başka bir anlamda açıklamışlardır. Onlara göreayetten murad kadınların kurnazlığı ve hileleridir. Onlar erkeklerinazim, irade ve düşüncelerine etki ederler. Bu etki ayette sihirebenzetilmiştir. Çünkü kadına aşık olan bir insanın hali büyülenmişgibidir. Bu tefsir gerçekten ilginçtir. Ama seleften gelen kabul görmüştefsire ters düşmektedir. Girişte açıkladığımız bu surelerin nazilolduğu şartlarla da mutabakat sağlanmaz.
Sihirhakkında şu bilinmelidir; Birisini sihirle etki altına almak içinşeytandan ve yıldızlardan yardım istenir. Kur'an bu nedenle sihiriküfür saymıştır. "Süleyman küfre gitmedi, fakat o şeytanlar küfregittiler, o insanlar sihir öğretiyorlar.." (Bakara, 102) Yapılansihirde şirk olmasa ve küfür kelimesi bulunmasa da sihir haramdır.Rasulullah onu, yedi büyük günahtan biri saymıştır. Bu yedi günahinsanın ahiretini mahveden günahlardır. Buhari ve Müslim'den,Rasulullah'ın şöyle dediği Ebu Hureyre'den rivayet edilmiştir:"Mahveden yedi şeyden sakının. Ashab sormuş: Ya Rasulallah onlar nedir?Rasulullah şöyle buyurmuştur: "Allah'a şirk koşmak, sihir yapmak,haksız yere adam öldürmek, faiz yemek, yetimin malını yemek, cihaddadüşmandan kaçmak, iffetli bir mümin kadına zina iftirası atmak."
7. "Hased"inanlamı bir şahsın Allah'ın verdiği bir nimet ya da faziletin başkasındada bulunmasından hoşlanmamasıdır. Veya o nimetlerin ondan alınıpkendisine verilmesini ve eğer kendisine verilmediyse başkasına daverilmemesini istemesidir. Hased edenin şerrinden Allah'a sığınmanınmanası; hased eden kişinin başkalarında bulunan iyiliği, söz ve fiiliile yoketmeye çalışmasından Allah'a sığınmaktır. Hased eden kişi bututumu fiile geçirmediği müddetçe, bundan Allah'a sığınmaya ihtiyaçduyulmaz. Çünkü kalbinde ne olduğu bilinemez. Ama hased fiiledöküldüğünde ilk iş Allah'a sığınmak olur. Ayrıca hased edeninşerrinden sığınmak için bazı tedbirler de alınır. Bunlardan birisi,insanın Allah'a tevekkül etmesi ve Allah'ın izni olmadan hiçkimseninzarar veremeyeceğine inanmasıdır. İkincisi, hased edenin yaptığınasabretmesi ve sabırsız davranarak onun seviyesine inmemesidir.Üçüncüsü, hased eden Allah'tan korkmasa, halktan utanmasa ve hatta çokterbiyesiz davranışta bulunsa da, hased edilenin takvayı eldenbırakmamasıdır. Dördüncüsü, kalbinde hased edilene pek yer vermemesi vefazla düşünmemesidir. Onu fazla düşünmek, ona mağlup olmanın başlangıcıolur. Beşincisi, hased edene karşı kötü muamele yapılmamasıdır. İmkanvarsa ona iyilik ve ihsanda bulunmalıdır. Hased edenin kendisine negibi kötülükler düşündüğüne aldırmamalıdır. Altıncısı, hasede uğrayanıntevhid akidesine sebat göstermesidir. Çünkü bir insanın kalbinde tevhidkökleşmişse, o hiçbir zaman, hiç kimseden korkmaz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://alves.yetkin-forum.com/
 
Kuran-ı Kerim Türkçe Meali
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Genel :: Din-
Buraya geçin: